Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun tek kanatla uçulmaz zaten!
Sopayla kilime vuranın gayesi kilim dövmek değil kilimin tozunu almaktır, Allah sana sıkıntı vermekle tozunu alır niye kederlenirsin...
Taş taşlıkdan geçmedikte parmaklara yüzük olamaz yüzük olmak dileyen taş ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır. demiştir Hz. Mevlana
Onun huzurundayız şimdi o aşıkın huzurunda!
Konya'dayız!
Gönüllerin Şehri Konya'da!
İstanbul'dan sisli ve soğuk havaya rağmen 1 saati bulmayan uçağımız ile sabahın erken bir vaktinde Konya'dayız!
Konya'ya gelmeden evvel çokca araştırma yapmış olmanın verdiği rahatlıkla bizim gibi bir çok dergah ziyaretçisi gibi doğrudan dergaha gitmiyoruz. Evvela Hz. Mevlana'nın mürşidine Hz. Şems'e gidiyoruz.
Aralık ayı ve Konya'nın soğuğu ile imtihanımız başlıyor, Alaattin denen merkezden türbeye doğru yürüyoruz.
Kendisi gibi mütevazi görünümlü ama gönlü gibi sıcacık camiye adımlarımızı atar atmaz Hz. Şems'in türbesi karşılıyor bizi...
İçerideki şevk verici koku ve mürşidin maneviyatı iliklerimize kadar işliyor.
Haydi git şimdi gidebilirsen!
Henüz vakit erken dergah henüz ziyarete açılmadı biraz Konya'yı tanımak amaçlı sokakları binaları caddeleri inceliyoruz bize güleryüzle kapısını açan bir yöresel mutfak işletmesinin Konya'ya has çorbalarının tadına bakıp kahvaltı için ara veriyoruz.
Bamya çorbasını ilk kez tatmış biri olarak gideceklere mutlaka tatmaları gerektiğini hatırlatalım.
Ve yaklaşıyoruz dergahın kapısına...
Şimdi mekanın maneviyatına hazırlanarak hızlı adımlarla heyecanla ve aşkla bir adım daha atıyoruz, öyle bir kapıdan geçeceğiz ki çağırılmadan girmek ne mümkün, misafirin edebini takınıp büyüklüğü ev sahibine vererek mağdur duruşla giriyoruz avludan içeri.
Dergaha girişler ücretsiz!
Fakat her geçişinizde bir bilet veriliyor hatıra deyip sakladıklarımız arasında yerini aldı biletlerimiz.
Huzur-u Pir'e varmadan evvel dergah bahçesinde izleyişdeyim... Zamanı az geri sarıp nice atlılar nice sufiler nice misafirler gelip gitti buralardan diye az düşüneyim.
Henüz sabah saatleri olduğu için oldukça sakin heryer!
Eğer Konya'ya gidecekseniz ve Hz.Pir'i ziyaret edecekseniz mutlaka sabahın erken vakitlerinde gitmelisiniz. Öğlen saatlerinde turist grupları ziyaretlere başlıyor kalabalık arasında ortamdan manevi bir gıda almak pekde mümkün değil...
Hatta sabah saatlerinde çalmayan ney sesi öğlen saatlerinde ancak kalabalığın uğultusunu bastırmıştı diyebiliriz.
Konuşma değilde ayak sesleri, fısıltılar ve insanların hareketlerinden kaynaklanan bir uğultu oluyor.
Ya Hazreti Mevlana!
Selamımızı başımız üstüne alıp destur alıp başımızı eğerek girdik Huzur-u Pir'e
İşte tamda bu noktada söz biter! Sadece gönül pencerenize çiviler ile tahtalar çakılmamış ise tatlı bir muhabbet meltemi gönlünüze akaaaar akar! Dergah içerisindeki duygularımı aktararak gidecek kişilerin önlerine set çekmek istemiyorum herkes kendince farklı şeyler hissediyor.
Ve Konya'ya veda saati!
Yine gelinesi hatta hiç gidilmeyesi şehir!Nice gönül sahiplerine arkadaşlık etmiş şehir!
Bu misafir artık gider çağırda yine gelelim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder