Son Yazılar

18 Ocak 2019 Cuma

Nerede hata yaptım?




Eğer olup bitenleri değerlendirirken üzüntülerimizi kederlerimizi kavgalarımızı sorgularken bu soru ile 
başlasak belki de doğru cevabı bulabilir ve çözebiliriz!

Yaptıklarının iyi işler olduğunu bilen hatta takdir gören insanların dahi bir gün “yapmasaydın” diyenlerle karşılaşması ne kadar manidardır, memnun olmaz insanoğlu bana sorarsanız sevmezde insanoğlu , sevemiyor yani!

Ben dururken “neden o” sorusunun insanın fikrine yerleştiği yaşı bulup tamda orada müdahele etmek isterdim. 
Şu hazımsızlığın yerleştiği olay her ne ise!
Başarıyı takdir değil tenkit eden kişi kim ise!
İyi bir iş yapanı alkışlıyor gibi görünüp ardından kuyu kazmayı planlayan zihniyetin kökü nerede ise!  bulup alemden kazımak isterdim. Lakin bildim ki hak ile batının savaşı dünya varolalı beri var ve dünya döndükçe de devam edecek.

Şairin dediği gibi “korkarım yalnızlığa alışıyorum çocuk!” aslında alışamıyorum sizde alışamıyorsunuz, kimse yalnızlığa alışamaz! Lakin kabul edebilir diğer ademoğlunun yanında olduğunda verdiği zararı, yıktığı hayalleri, kurduğu fitneyi ve alıp götürdüklerini…
İzliyorum aslında sizleri boş bakışlarımın altında, sorgulamadan basitçe sarf ettiğimi sandığınız cümlelerin ardında…

Çok yalnızsınız!
Çok yalnızsınız! Kendi başınıza bir dünya kurmayı başaramayışınız çok belli oluyor. Kahkahaların ardında derin bir keder saklıyor, yıkılmaz görüntünüzün arkasında titreyen bakışlarınızı korkak hallerinizi gizlemeye çabalıyorsunuz. Çoğunuzun hayatla tek başına baş edecek gücü yok tıpkı karga sürüleri gibi! Ardına saklandığınız kendinizi sosyal sandığınız en kötüsü de bu sanallığı arkadaşlık sandığınız bir çukurun içindesiniz.

Çevrimiçi kankalar, bitmez gıybetler, gülücük gülücük kalp kalp…

Ve bir gün derinizin altında sakladığınız gerçek ten renginiz ortaya çıktığında irin akan ağzınızın kokusu heryere dağılacak, kitap okuyan birey pozlarınız okuduklarınızın boşa gittiğini, tek başına içilen kahvelerin fotoğrafları emek vererek uzaklaştırdığınız insanların çokluğunu gösterecek ve sorumlu aile rolleriniz size derdini dahi anlatamayan psikolojisi bozuk çocuklarınızı doğuracak.
Kendinizi hapsettiğiniz o çemberin içinde yüksek duvarların arkasından tarlayı ekip biçen çiftçiyi görmez neyi beklediğinizi sorgularsınız,  buğdayı una çevirmek için dönen değirmenin sesi sizi rahatsız ederde sonra unu ekmek yapıp eşiğinize getiren fırıncının baca dumanından şikayet edersiniz, sadece ekmeğin sofranıza gelip gelmediği ile ilgilenirsiniz! İşte size duvarları yıkmanız yahut çemberden çıkmanız için bir örnek!
Oturduğunuz koltukta wifi ye bağlanarak hayata bağlanamazsınız! Size ön yüzü gösterilen resmin arkasına vakıf olamazsınız. Ben kılımı kıpırdatmayayım onları yapsın derseniz size ya şakşakçılık rolü düşer yada susma! Keşke sussanız!
İnsanların canını acıtabilecek kadar, karşınızdaki ile empati kuramayacak kadar bencilsiniz artık! Sizin fotoğrafınıza atılmayan beğenileri bile çekemiyorsunuz! Dünya sizin etrafınızda dönmüyor her insan bir hayattır ve her hayat bir romandır! Kullanıp bir kenara atılmayacak kadar değer yüklüdür insanoğlu! Canınız istediği zaman gel sıkıldığınız zaman o hayatlara git diyemesiniz! Gerçekten gözlerine bakarak söyleyemeyeceğiniz hiçbir şeye nefes alan, düşünen, üzülen, ağlayan, gülen ve bir ananın evladı olan o insanları maruz bırakamazsınız.
Hayat klavyelerin ardında değil teke tek ve yüzyüze yaşanıyor!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder