Sarot Termal'de kısa bir kaçamak

    İstanbul'dan yola çıktıktan 2 saat sonra virajlı bol ağaçlı ve mükemmel manzaraya sahip Bolu köylerini izleyerek hedefe ulaşıyoruz.


 

    Ve işte hayatım boyunca böyle enerjik insanları bir arada göremeyeceğim; buraya gelirken hayal bile edemeyeceğim arkadaşlıkları kurmama vesile olacak tatil vadisindeyiz. Sarot Termal Tatil Köyü!

    Tatil bittikten sonra gecesi ayrı gündüzü ayrı bir hafta geçirdim diye özetlemeye çabalasamda tek bir cümleye sığdıramam "devremülk" tatili yapanları...

    Mekanın hakkını yemem yedirmem.
    Giriş kapısı dahi özenle seçilmiş ortama göre tasarlanmış yani kendinizi arap sultanları gibi hissediyorsunuz, parlak kadife bekleme salonu koltukları, altın varaklarla bezenmiş kapı kemerleri oldukça şatafatlı görünüyor.

     Çevre düzenlemesini sevdim evlerin aralarında bırakılan yemyeşil geniş alanlar biz gibi kalabalık büyük şehir insanlarının "işte bak böylede olabiliyormuş" demesine sebep oluyor olmalı. 
     İlk gün havuz, kaplıca suyu gibi tatil köyü nimetlerinden faydalanmak yerine çevreyi keşfetmeyi seçiyoruz, tatlı bir meyil üzerine yapılmış onlarca kamelya var ve karşıdaki müthiş dağ manzarasına bakıyor her yanımız kocaman çamlarla dolu içleri ise bülbüllerle, sessizliğin içinde şakıyan bülbüllere kulak verip gönlünüze, gözünüze ve kulağınıza unutulmaz bir ziyafet çekebiliyorsunuz.
    Koca bir ormanın kıyısına küçük bir köy yerleştirmişler sanki tatil köyünün girişindeki minik çarşıda köy ekmeği yapan organik pekmez, bal gibi el emeği ürünler satan köylü teyzelerin dükkanları bulunuyor, o ekmekleri mutlaka tatmalısınız.
   Orrmanın içinde konumlanmış şifalı suları ile hayata değer katan, kuş cıvıltılarına doyasıya kulak verebileceğiniz bu sıcacık mekana mutlaka uğramalısınz.