Ya Nur!
Beni alsan kucağına Resulullah'ın (s.a.v) bastığı şu mübarek taşlara bassam şu hayırsız ayaklarımı, yıllardır onun gittiği gel peşimden dediği yollara değilde dünyanın taşlarına basıp dünya işlerine koşan ayaklarımı kabul etsen başının üstüne!
Sonra dursa şu ruhumu hapis eden bedenim kabenin yüzüne doğru!
Sonra dursa şu ruhumu hapis eden bedenim kabenin yüzüne doğru!
Ruhumun penceresi gözlerim; bir an için bıraksa zindanda bekleyen azapdaki ruhumu!
Cebrailin kanatlarının altından süzülsem mescidi haram'a doğru!
Resulullah'ın yüzüne çarpan rüzgar, onun mübarek kokusu ile bedenimi yıkasa.. arındırsa günahlarımdan, putlarımdan...
Ya Nur!
Sen rabbimin cemaline şahitsin, rüzgar soyarsa beni şu benlik elbisesinden sen bana anlat Muhammedin (s.a.v.)gözlerinin güzelliğini emi...
Dinlerim seni günlerce, gecelerce...
Rüzgar burda çarptı mı onun dalgalı saçlarına, yağmur taneleri kıyabildi mi onun nurlu yüzünü yıkamaya...
Ya sen şu engebeli yollarını yumuşacık topraklara çevirdin mi onun ayakları basarken?
Ya Cebel-i Nur!
Çağırsan bu çaresizi gelsem tekrar yanıbaşına..
Rüzgar burda çarptı mı onun dalgalı saçlarına, yağmur taneleri kıyabildi mi onun nurlu yüzünü yıkamaya...
Ya sen şu engebeli yollarını yumuşacık topraklara çevirdin mi onun ayakları basarken?
Ya Cebel-i Nur!
Çağırsan bu çaresizi gelsem tekrar yanıbaşına..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder